24 Ekim 2025 Cuma

HERŞEYE RAĞMEN...

Her şeye rağmen dirençli olmak zorunda toplum. 
BirGün Gazetesi çok önemli bir vurgu yapıyor: "Devletin olanca gücüyle saldırılarını sürdüren Saray yönetimi diğer yandan kişiler üzerinden muhalefete açtığı gediklerle yol yürümeye çalışsa da rejimin halk nezdinde hiçbir meşruiyetinin kalmadığı görüldü."
Tespit çok önemli. Bu rejimin hiç bir meşruluğu kalmamıştır artık. CHP'nin itbarsızlaştırılması üzerinden yürütülen muhalefeti felç etme çabası kendi ayağına kurşun sıkar gibi tersi bir sonuç doğurarak bu yönetimin meşruluğunu da tartışılır hale getirdi. Halk nezdinde itibarının günden güne azalması meseleyi sadece iki parti arasında bir çekişme ötesine taşıdı. 

Bu şu demek ayrıca: CHP'yi seçim dışı yollardan bitirme zihniyeti toplumsal muhalefetin alanını genişletti ve güçlenmesini sağladı.

İktidar kanadında derinden derine yayılan endişe ve kararsızlık da bundan kaynaklanıyor. Yapılanlara şüpheyle bakan eleştirel bir tavır açıkça belli edilmese de fark edilir halde. 

Anayasada tarif edilen Cumhurbaşkanı kimliğinden siyaset yapma uğruna giderek daha fazla uzaklaşan bir parti lideri için talihsiz bir sonuç. Bundan sonra tartışmanın merkezine umduduğunun tersine dayatmak istediği otokratik seçeneğin oturmasına yol açan bir çaresizlik ile karşı karşıya!

Artık gündem CHP 'nin tartışılır hale gelmesi değil bizzat bu durumu yaratmaya çalışırken rejimin her yönden tıkanmışlığı, sıkışmışlığı konuşuluyor...

Asıl meselenin partiler arası bir kavganın ötesinde bu krizin daha kritik önemde olduğu, halkın bunu görmesi ve idrak etmesi ile bütün gelişmenin asıl eksenini oluşturması artık konuşuluyor.

Halk gündemi belirlemek isteyenlere karşı kendi gündemini savunmaya ve sahip çıkmaya hazırlanıyor.

CHP içinde her türlü saldırıya rağmen oluşan direncin de arkasında toplumsal muhalefetin momenti giderek artan bir karşı koyma refleksi yatıyor. Öncelik ekonomi olmak üzere her konuda hak arama yollarını tıkayan bir çıkmaz ve çözülmenin fark edilmesi siyaseti daha üst düzeyde birleşik bir amaç doğrultusunda yapmaya zorluyor. Bu ise demokrasi cephesinin giderek güçlenmesi ile sonuçlanacak ve kazanan taraf halk olacak.

13 Ekim 2025 Pazartesi

BABAMA BABALAR GÜNÜ MEKTUBUM


Keşke ben biraz daha genç olsam sen de bu kadar erken ölmeseydin baba. Bu gün babalar gününde benim de gününü kutladığım bir babam olsaydı. Özelikle şu günlerde seninle kim bilir aynı fikirlerde olmasak da neler konuşur, neleri tartışırdık aramızda.  Sana son yazdıklarımdan bölümler okumayı ve görüşünü öğrenmeyi o kadar çok isterdim ki. 

Biliyorum gençken itirazlarıma kızarken bunda  benim için endişelenmenin de payı vardı. Bu ülkeyi o zamanlar benden daha iyi tanıyordun, şimdi daha iyi anlıyorum bunu. Senin yerinde bir baba olarak karşıma çocuğum olarak kendimi koysaydım belki ben de aynı şeyleri söylerdim oğluma. 

İkimiz de ne çok kahrını çektik bu ülkenin değil mi? Üstelik sen taşrada avukatlık yapan bir kişi olarak, bilirim, ne çok yalnızlık çekerdin. Hiç pişmanım dediğini duymadım ama bilirdim, burada mesleğini en iyi yapan bir kaç avukattan biriydin, bunu ofisinde kulak misafiri olduğum arkadaş sohbetlerinde ağzından dinlediğim sözlerinden, itirazlarından ve mesleğinin özü sayılacak savunmalarından anlardım. 

Senin farklılığını daha o yaşlarda anladığımda senden ne kadar çok gurur duyduğumu belki yüzüne karşı hiç söylemedim; şimdi beni duyamayacaksın ama benim için böyleydin baba. Etrafındaki çok az dostundan bazılarını daha sonra araştırıp yakından tanıdığımda aklımdan geçen şu olmuştu: Benim babam da onlardan biriydi. Biliyor musun baba, bunu öğrendiğim günden beri sana duyduğum hayranlığım daha da arttı. Sen o taşra kentinde yakın dostlarınla birlikte bir vaha gibiydiniz herkes için. Her konuda size gelip danışan genç avukatların gözünde yıllar sonra baro odasında asılı duran, adın yazılı  cüppeni görünce de anladım bunu. Belki yaşarken kimseden duymamışsındır sana hayranlıklarını ama sen öldükten sonra oğlu olduğumu söylediğimde biraz mahçup ve üzgün bir yüzle  "Behzat beyin oğlusunuz, öylemi" diyenlerin ne çok olduğunu bilmeni isterim. 

Ama benim için senin oğlun olmayı asıl önemli kılan bunlardan da öte şeylerdi. Hatırlar mısın,  bana bir daktilo almıştın durup dururken, çok şaşırmıştım. Böyle sürprizler yapmayı severdin. O daktilo hala odamın bir köşesinde duruyor artık kullanmasam da. Bana bu hediyeyi almakla yaptığın değer biçilmez katkın sayesinde bak bana  yazmayı nasıl sevdirdiğini  anlatmaya çalışıyorum görüyorsun değil mi? 

Yazma merakımı yakalayıp her fırsatta bunu kanıtlamayı sağlayan ödevlerini hiç unutmuyorum. Üyesi olduğun partinin bildirilerini bana yazdırmandan tut da, Barolar Birliği sempozyumunda yapacağın konuşmanın metnini benim düzeltmemi istemene kadar bana duyduğun güven için sana teşekkür ediyorum baba. 

Ah baba, sana hayranlığım kadar öfkeli olduğum şeyler de var elbet. Ama bunları tekrarlamanın zamanı çoktan geçti farkındayım. Bunları yanına geldiğimde konuşuruz artık.  Babalar günün kutlu olsun sevgili Babam.

HERŞEYE RAĞMEN...

Her şeye rağmen dirençli olmak zorunda toplum.  BirGün Gazetesi çok önemli bir vurgu yapıyor: "Devletin olanca gücüyle saldırılarını sü...