Ünlü müzisyen, barış savunucusu, eski bir komünist Mikis Theodorakis'in arkasından komşumuz Yunanistan'da üç günlük yas ilan edilince kendimizi, yani ülkemi düşündüm ister istemez...
Yunanistan'da merkez sağ parti iktidarda biliyorsunuz. Ama buna rağmen bir komünistin yasını tutabiliyorlar...
İçim sızlıyor...
Ülkesinden kaçmak zorunda kalan Nazım Hikmet vatanına kavuşamadan Moskova'da ölmüştü.
Gençliğimizde bize diş bileyen iktidarlar "Solcular Moskova'ya" diye bağırırlardı.
Babalarımız da yaşamışlardı benzerlerini: Yayla diye dergi çıkartmak isteyen aydınların arkasına ajan bağlarlar, Yayla'yi tersinden söyleyrek "Moskova'dan al-yay" diye suç üretip hapishanelerde çürütürlerdi.
Sabahattin Ali'yi ülkesinden kaçmayı isteyecek kadar bezdirip sonra sınırda canına kıyanlar yine böyle iktidarlardı.
Onlar ne kadar bize düşmanca ise biz ülkemizi o kadar çok sevdik...
Mikis Thedorakis faşist Albaylar Cuntasına direnmişti.
Simdi ülkesindeki demokrasi rejiminde onun ve onun gibi solcuların emeği var.
Mikis'i sağcısı solcusu çok seviyor...
Bizde de öyle değil mi?
Nazım Hikmet böyle biri değil mi mesela?
Gün gelir, solcu olmanın üzerini örten yasaklar dökülür ve altından pırıl pırıl insanlık sevgisi, barış ve eşitlik duyguları çıkar.
Bütün insanlık buna sadece saygı duyar, arkasından yas tutar.