15 Mayıs 2021 Cumartesi

TARIMIN DURUMU

 Trakya'da olduğu gibi bütün yurtta süt üreticileri zor durumda. Nisan ayında 2.80 TL olan çiğ süt 2.60 'dan alıcı bulamıyor. Ayrıca, özel şirketler süt alımını kesmiş durumda. Süt üreticisi için sütü sokağa dökmekten başka çare kalıyor mu?

Oysa süt ve hayvancılık sektöründe gerileme yoksullukla pençeleşen şehir insanların da hayatlarını, sağlıklı yaşamalarını etkiliyor, fiyatı bir yılda yüzde 50 den bile fazla artan süt ürünlerine erişmesini engelliyor, çocuklar yeteri kadar beslenemiyor.

Doğal kaynakların bir avuç kapitalist girişimci için yağmalandığı bir ülkede tarım emekçileri ellerindeki son varlıklarını kaybetmek üzereler. Trakya' da tarımdan ümidini kesmiş olan gençler köylerini terk ettiler, geride verimli şekilde işlenmesi gereken,  aile işletmesi kaynakları devletten de yeterli destek alınmayınca bir avuç varlıklı kesimin elinde toplanmaya devam etti. Köyden sanayi bölgelerine başlayan hızlı nüfus hareketi kırsal  üretimdeki   iş gücünün azalmasına  yol açtı. Sonuç,  et, süt ve tereyağ gibi temel ihtiyaç maddelerinin   zor temin edilmesi oldu.. 

Köylü gerilerken kabak en çok kentli yoksulların başına patladı.

Bütün bu hikaye içinden geçtiğimiz günlerin ders çıkartılacak bir  örnek olduğu için iyi anlaşılması gereken bir mesele.

Bu konu Kovid salgınıyla mücadele  kadar önemli. Çünkü Kovid ile mücadeleyi kazanabilmek için  ekonomide güçlü kalabilmek gerekiyor. Oysa tarım kaynaklarının bol ve ucuz olması gereken Türkiye'de bu fırsat iyi değerlendirilmiyor. Daha kötüsü  sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir ana muhalefet kırsal kalkınmanın geçmiş deneyimlerini bile aratacak düzeyde toplumsallıktan uzaklaşmış durumda. Oysa özellikle modern  tarımda toplumsal çözümler uygulamadan  geleceği güvence altına almak mümkün değil. Bunun için de üretimden başlayarak satış kanallarına kadar toplumcu bir bakışa ihtiyaç var. Bunu da en iyi toplumcu sol muhalefet biliyor. Fakat onların da kendilerini inandırma ve kabul ettirme zorlukları var. Ancak şartlar herkesi buna zorluyor, bütün ileri kapitalist ülkelerde bile liberal çözümler yerini devletçi modellere zorlarken bizde bunun yerine devlet fabrikaları, arazileri özelleştiriliyor, üretici mallarını sokağa döküyor,  üreticiler çaresiz bırakılıyor, üretim gerilerken artan pahalılık fırtınası ile yoksulluk  derinleşiyor. Ülke kaynakları  topyekûn bir ihmal ve yanlış politikalar  nedeniyle ziyan ediliyor,  dışa bağımlılık artıyor, üretici üretimden kopuyor.

Bunun çözümü toplumcu  bir modeldir. Planlı, devlet yardımları ile desteklenen, kooperatifleşmeyi teşvik eden toplumsal tarım politikaları benimsenmeli, bu konuda girişimler gecikmeden hayata geçirilmelidir.

HERŞEYE RAĞMEN...

Her şeye rağmen dirençli olmak zorunda toplum.  BirGün Gazetesi çok önemli bir vurgu yapıyor: "Devletin olanca gücüyle saldırılarını sü...