Arada belki kendimi sakinleştirmek gibi bir içgüdüyle, ruhumu karanlığa boğan bir düğümden kurtulmak istercesine bağırmak istiyorum...
Biliyorum böyle yaptığımı gören biri olsa bana acıyarak bakacaktır, hatta delirmiş gözüyle bakacaktır...
İnsanlığın değil ama toplumu yöneten iğrenç bir mekanizmanın kölesi olan insanlığın geldiği hazin sonuçlara, korkunç durumlara şahit oluyoruz...
Modernlik denilen bir çağın bilimsel,teknik üstünlüğü ile göğsümüzü kabartan yaşam tarzı bizi nerelere savuruyor, nasıl bir çıkmaza itiyor farkında mıyız? Yangınlar, sel, çevrsel kirlilik, yaklaşan diğer iklimsel felaketler, sığınmacılar, salgınlar, artan açlıklar, ülkeler arası yaşam standartlarında derin uçurumlar, demokrasi yoksunu ülkeler, güçlenen otoriter rejimler derken nasıl bir dünya bekliyor bizi diye soruyoruz. Çözüm hiç kolay değil. İnsanlığın kafası şimdilik bu farkındalığı kararlı bir iradeye dönüştürmeye müsait değil.
Zamanı var diyerek kalıpçı bir kolaycılığa düşmemek gerek. Bu kuşatmayı yarmak kolay olmayacak insanlık için. Hayat bitmez ama bu gerçek bazı türler için değişebilir... Hızla ilerleyen bilimsellik yanında unuttuklarımız da var...Bazen geçmişi anarken gelecek adına ne kadar yoksunlaştığımızı da anlıyoruz, değil mi? Yine de umut dolu bir şarkıyı mırıldanarak devam etmek en iyisi...