Niye aylardır peşindeydim bu büstün? Belki bazi dostlarim soruyordur...Olayı ilk önce Ali Rıza beyin hala yeni baskısı yapılamayan kitabından öğrenmiştim. Ne değerli bilgiler saklıdır bu kitapta, bilseniz. Onlardan biri de İsmet İnönü'ye ait kayıp büst ile ilgili olanıdır. Bu beni farklı yorumlara sevk etti başından beri...Trakya'da böyle bir büst ilk olarak Kırklareli'inde açılmıştı, bu önemliydi önce. Yıl ikinci dunya harbinin başlarıydı. Sınırdan Alman ordularının top sesleri duyuluyordu. Diğer Trakya halkı gibi Kırklarelilller de şehri terk ediyorlardı. Korkuyordu herkes. Gözler İsmet İnönü'deydi. Onun Hükümetinin alacağı kararlar insanların hayatını belirleyecekti.Acaba savaşa girilecek miydi? Trakya insanı 1912 den beri savaşmaktan yorgun, bitkin düsmüştü. Balkan Harbi bitmiş, Birinci Dünya Harbi baslamıştı. Köyler boşalmış, çocuklar babasız, kadınlar kocasız kalmışlardı. Topraklar ekilemiyordu, kıtlik, açlik insanları tehdit ediyordu. İaşe sorunu idarecileri endişelendiriyordu. İşgallerin arkasi kesilmiyordu ayrıca. Daha 1922 yılında en son Yunan işgali yaşanmıştı, insanlar çok çile çekmişlerdi. Bu topraklar acılarla yüklü kötü anılarla doluydu. Savaştan yana olan Nazi hayranlarının uğraşlarına rağmen yönetim Almanya ile ilişkileri dikkatli bir politika ile yönetiyor ve harbin çılgınlığından uzak kalmaya çalışıyordu. İste İnönü Büstü bir serhat kentinde böyle olağan üstü günlerden geçerken halkın "milli şef"lerine bir teşekkürü sayılıyordi. Bustü Kırklareli için anlamlı kılan hikaye budur. Ama hikayenin gerisi de manidardır. Bu ise Türk siyasi hayatının karakteristik ýönlerindendir. 1950 seçimlerinde tek parti rejimi bitince eski hatıralar unutulur, büst yerinden sökülerek komutanlik bahçesinin karşısındaki hapishaneye kaldırılır. Hikaye bununla kalmaz, büst orada kimsenin haberi olmaadan yıllarca bekler. Hapishane bir gün yıkılıncaya kadar...Bulanlar şimdi yaşadığımıza benzer bir şaskinlığa kapılırlar. Müze yetkilerine sorulur. Onlar önemsemezler, "koyun bir kenara, sergilenmeye değmez" derler. Ama devlet geleneği gereği bulunan şey ne olursa olsun yok edilmez, muhafaza altinda tutulur ve bir depoya konur. Yıllar geçer ve bir depodan bir depoya taşınsa da kimse devlet malıdır diye büste bir zarar vernez,ama kimse de ne işe yarar diye sormaz! Gerisini anlatmama gerek var mı? Birilerini eleştirmek değil niyetim, olan olmuş diyorum ve şasırmiyorum aslında. Bu da küçük bir örnek nasıl olsa! Ama sorulacak sorular, yapılacak yorumlar, alınacak dersler var derseniz haklısınız. Onu da yazarim bir gün.
23 Haziran 2021 Çarşamba
HERŞEYE RAĞMEN...
Her şeye rağmen dirençli olmak zorunda toplum. BirGün Gazetesi çok önemli bir vurgu yapıyor: "Devletin olanca gücüyle saldırılarını sü...
-
Aklım yanan otelin bitişiğinde kayak alanındaki görüntülerde bir yandan da. Yangın olup bitmiş ölen ölmüş, eğlenmeye devam dercesine başka...
-
Dünyamızın ve elbette ki ülkemizin başında bir Donald Trump heyhulası dolaşıyor. Daha şimdiden dünyada alarm zilleri çalmaya başladı bile. T...
-
Aşağıdaki adamın fotoğrafı gece uyumadan önce bakılacak bir görüntü değil hiç şüphesiz! Ama bu Pazartesi gecesi TS itibariyle 20'de ba...